Kalp Yetmezliği
17 January 2022Kalp Sıkışması
17 January 2022Kalp damar tıkanıklığı, koroner kalp hastalığı ya da koroner arter hastalığı olarak isimlendirilir. Kalbi besleyen damarların hastalığıdır. Damarların daralması ya da tamamen tıkanması durumudur. Göğüs ağrısıyla karakterizedir. Kalp krizine neden olabilmektedir. En sık 65 yaş üzeri kişilerde görülmektedir. Kalp damar tıkanıklığı kalbin en sık görülen hastalıklardan biridir ve yaşam kaybına dahi yol açabilmektedir.
Kalp Damar Tıkanıklığı Nedir?
Kalp damar tıkanıklığı kalbe kan götüren koroner arterlerin tıkanması ya da daralması hastalığıdır. Koroner arterler çapı 2-3 cm arasında değişen damarlardır. Genetik faktörler, yaşam tarzı, yaşlılık gibi faktörlere bağlı olarak damarların içinde yağ plakları (kireçler) oluşur. Bu plaklar damar duvarına yapışır. Damarlar tıkanır, daralır, sertleşir. Damar hacminin %70’inin tıkanmasıyla birlikte kalbe akan kan miktarı ciddi anlamda azalır. Kalp yeterince kanlanamaz, ihtiyacı olan oksijeni alamaz. Neticede hasta kalp krizi geçirebilir, yaşamını yitirebilir.
Kalp krizlerinin yarısından fazlası sessiz olarak, ayakta geçirilir. Kişi hastaneye başvurduğunda damar tıkanıklığı tanısı konur ve tedavisi planlanır. Hastalığın tanısı erken dönemde konulmazsa ve tedavisi yapılmazsa hasta yeniden kalp krizi geçirebilir ve bu kriz bir öncekine göre daha şiddetli olabilir. Hastada kalp yetmezliği gelişebilir.
Kalp Damar Tıkanıklığı Belirtileri
Göğüs ağrısı kalp damar tıkanıklığının temel belirtisidir. Bu ağrı genellikle eforla ortaya çıkar. Yürürken dahi olabilir. Göğüste baskı oluşturur. Kişi kendisini yorgun hisseder. 2-3 dakika kadar sürebilir. Bu belirtilerin olduğu senaryoda hasta kalp krizi geçirmiyordur. Bu durum stabil angina olarak adlandırılır.
Ancak göğüs ağrısı istirahat sırasında başladıysa kalp krizinden ciddi manada şüphelenmek gerekir. Bu ağrı 10-15 dakika kadar sürebilir. Farklı belirtiler göğüs ağrısına eşlik eder:
- Nefes darlığı
- Çarpıntı
- Kol, boyun ve sırta yayılan ağrı
- Ağrı mideye de yansıyabilir
- Baş dönmesi
- Ölüm korkusu
- Bulantı ve kusma
Kalp damar tıkanıklığı hastalığı genellikle zaman içinde yavaş yavaş gelişir. Damarın ancak yarısından fazlası tıkandıktan sonra yukarıda belirttiğimiz semptomlar gelişir. Bu semptom da genellikle kalp krizidir. Bu nedenle ailesinde kalp damar tıkanıklığı öyküsü olan hastaların özellikle 40 yaşından sonra mutlaka bir kardiyoloji uzmanıyla görüşmesi gerekir.
Kalp damar tıkanıklığı belirtileri kışın veya mevsim geçişlerinde kendini gösterebilir. Özellikle damar tıkanıklığı sonucunda zaman içinde kalpte bir yetersizlik oluştuysa geçirilen grip hastalığı bu belirtilerin ortaya çıkmasını tetikleyebilir.
Kalp Damar Tıkanıklığı Neden Olur
Kalp damar tıkanıklığı oluşmasında birçok etken vardır. Bildiğimiz en önemli iki bileşen genetik miras ve sigara kullanımıdır. Kalp damar tıkanıklığına neden olan unsurlar şöyledir:
- Genetik: Olguların yarısından fazlasında genetik yatkınlık vardır.
- Cinsiyet: Erkeklerde risk daha yüksektir. Kalp damarı tıkanıklığının görülme sıklığı erkeklerde %3.8, kadınlarda ise %2.3’dür.
- Yaş: Sıklıkla erkeklerde 40 yaşından sonra kadınlarda 50 yaşından sonra görülür.
- Hipertansiyon
- Kolesterol Yüksekliği
- Aşırı Kilo
- Sigara kullanımı
- Şeker Hastalığı
- Stres
- Hareketsiz yaşam
Tanı
Fiziksel muayene yapıldıktan ve hasta öyküsü alındıktan sonra hastanın EKG’si istenir ve EKO’suna (kalp ultrasonu) bakılır. Edinilen bulgulara göre Eforlu EKG ile hareket halinde kalp ve kalp damarları kontrol edilebilir. Bu testler hastanın kalp damarlarında bir tıkanıklığı olup olmadığı konusunda önemli bilgiler verir. Ayrıca bazı olgularda kalp sintigrafisine de bakılabilir. Ancak bu testler damar tıkanıklığının kesin tanısı için yeterli değildir. Güvenilirlikleri %70-%80 aralığındadır.
Kalp damar tıkanıklığının kesin tanısı için hastaya koroner anjiyografi yapılır. Koroner anjiyografi kalp damar tıkanıklığı teşhisinde altın standarttır. Bu yöntemde el bileğinden veya kasıktan ince bir tel (kateter) ile vücut içine girilir ve koroner arterlere ulaşılır. Damarlara bir boya (ilaç) gönderilir ve monitörden boyanın damarlara yaptığı yayılım izlenir. Böylece damarın ne derecede tıkanık olduğunu ve tıkanıklığın konumunu görürüz. Ayrıca hastanın damar yapısı hakkında bilgi sahibi oluruz. Bu görüntüleme neticesinde de hastanın tedavisini planlarız.
Kalp anjiyografisi girişimsel bir işlemdir. Bu nedenle kalp hastalığından şüphe edilen kişilerde kesin tanı için bu yönteme başvurulur. Her hastaya uygulanmaz.
Tedavi
Kalp damar tıkanıklığı hastalığında farklı tedavi seçenekleri mevcuttur. Hastanın anjiyografi görüntüsü, yaşı, eşlik eden diğer hastalıkları gibi unsurlar göz önünde bulundurularak tedavisi planlanır.
Yaşam tarzı değişikliği ve ilaç tedavisi: Damar tıkanıklığına neden olan unsurların düzenlenmesi gerekir. Sigara bırakılır, hipertansiyon kontrol altına alınır, kan yağları normal sınırlara düşürülür. Hastaya özel beslenme ve egzersiz programı oluşturulur. Kardiyoloji uzmanı tarafından verilen ilaçlar düzenli olarak kullanılır. Bu ilaçların yaşam boyu kullanılması gerekebilir.
Girişimsel tedaviler: Anjiyografi eşliğinde yapılan işlemlerdir. Bilekten veya kasıktan kateter ile vücut içine girilerek tıkalı damara ulaşılır. Kateter üzerinden tıkalı bölgeye stent veya balon gönderilir. Damarın tıkalı olduğu bölgeye stent veya balon yerleştirilerek darlık açılır. Günümüzde tamamen tıkanmış damarları dahi stent ile tedavi etmek mümkündür. Damarın ağız ve çatal kısmındaki darlıklara da stent ile müdahale edilebilmektedir.
Cerrahi: Hastalara koroner bypass ameliyatı uygulanabilir. Damar tamamen tıkanmışsa, iki veya daha fazla damarda tıkanıklık varsa, girişimsel yöntemlerle sorun giderilemediyse, hastada kalp yetmezliği geliştiyse koroner bypass ameliyatına başvurulabilir. Bu ameliyatta daralmış damar devre dışı bırakılır. Onun yerine yeni bir damar yerleştirilir. Kalbin kan akışı olmayan bölümünün yeniden kanlanması sağlanır. Bu damar göğüs, kol ve bacak damarlarından alınabilir. Gelişen teknolojiyle koroner bypass ameliyatları 2 cm’lik küçük kesilerden minimal invaziv olarak veya robotik cerrahiyle yapılabilmektedir.